Çinli
bilim adamları, "tüy kadar hafif olmasına karşın çelikten
güçlü" bir süper madde geliştirdi. Çin
Bilimler Akademisi Şanghay Seramik Enstitüsü araştırmacıları,
köpüksü yapıya sahip süper maddenin "mucize yapıtaşı"
olarak da bilinen grafen tüplerinin elmas kadar kararlı bir
hücresel yapıya dönüştürülmesi sırasında ortaya
çıkarıldığını açıkladı.
Araştırmacılar, yeni
keşfedilen maddenin eğilip bükülmeden kendi ağırlığının 40
bin katını taşıyabildiğine işaret etti.
Grafenden elde
edilen köpük, 1 santimetrekareye 1 tondan daha fazla darbeye de
dayanabiliyor. Bu miktar, Dünya'nın en derin yeri kabul edilen
Mariana Çukuru'ndaki basınca denk düşüyor.
Çinli
araştırmacılar, keşfettikleri süper maddenin grafenden daha önce
elde edilen maddelere oranla dış darbelere çok daha dayanıklı
olduğunu vurguladı.
Orijinal
boyutunun yüzde 5'ine kadar sıkıştırılabilen süper madde,
yeniden kendi biçimine ve büyüklüğüne dönüyor. Sıkıştırma
işleminin bin kez tekrarlanmasına karşın süper madde hiçbir
zarar görmüyor.
Isıya karşı da son derece dayanıklı
olan maddenin, roket ve füzelerin yol açtığı darbeyi emmesi için
tankların yüzeyinde ve askerler için hareket kabiliyetini
etkilemeyen zırhlar üretilmesinde kullanılabileceğine dikkat
çekildi.
Keşif, "Advanced Material" dergisinde de
yayımlandı. "MUCİZE
YAPITAŞI" Karbon
atomunun bal peteği örgülü yapısı grafen, 2004'te Rus kökenli
İngiliz bilim adamları Andre Geim ve Konstantin Novoselov
tarafından keşfedilmişti. Geim ve Novoselov, keşifleriyle 2010'da
Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüştü. İsveç Kraliyet
Bilimler Akademisi, Geim ve Novoselov'a "mucize yapıtaşı
grafen üzerine yaptıkları çığır açıcı deneyler"
nedeniyle ödül verildiğini açıklamıştı.
Son derece
ince bir yapıya ve sıra dışı özelliklere sahip olan grafen, bir
dakikada şarjedilen piller, kağıt kadar ince cep telefonları,
kurşun geçirmez kıyafetler üretmeye çalışan bilim adamlarının
büyük ilgisini çekiyor. Kaynak:
Hürriyet
Zürih
Üniversitesi ve Gramazio Kohler Research şirketinden
araştırmacıların ortak çalışması sonucu, küçük insansız
hava araçları (drone), insan ağırlığını taşıyacak
kapasitede bir ip köprü inşa etmek üzere programlandı. Proje,
hava araçlarının mimaride ve inşaatta kullanılması konusundaki
araştırmanın bir parçası olarak geliştirildi. Hava
araçlarının, bu araştırmanın yapıldığı laboratuvar dışında
kullanılabilmesi için, ek sensörlerle geliştirilmesi gerekiyor. Kaynak: BBC
Amerika’da
uzun zamandır hayal edilen Hyperloop adlı hızlı taşımacılık
sisteminin altyapı inşaatına önümüzdeki yıl başlanması
planlanıyor. İnsanların saatte 1200 kilometre hızla, çelik
tüplerde yolculuk edeceği Hyperloop sisteminin toplu taşımacılıkta
yeni bir çığır açması bekleniyor. Hyperloop
adı verilen çelik tüp taşımacılığının altyapı çalışmaları
önümüzdeki yıl başlıyor. Quay
Vadisi, milyarder girişimci Elon Musk tarafından tasarlanan ve
tamamen yenilebilir enerjiyle işletilmesi planlanan yeni taşımacılık
sisteminin başlangıç noktası olacak. Musk’ın
fikrini hayata geçirmeye hazırlanan Hyperloop Taşımacılık
Teknolojileri Başkanı Dirk Ahlborn, sistemin güvenli, ucuz ve
çevre dostu olduğunu söylüyor: “Bu, yüzde yüz güneş
enerjisiyle çalışan, yepyeni bir sistem.” Sistemin
en önemli özelliği hızlı olması. Ahlborn, “Elbette uçak
kadar hızlı olmayacak ama kara taşımacılığında hız rekoru
kırmasını bekliyoruz,” diyor. Los
Angeles’tan Las Vegas’a dört saat süren araba yolculuğunun,
Hyperloop ile sadece yarım saate indirilmesi hedefleniyor. Hyperloop’ta,
uzun çelik bir tüpün içinde hareket eden kapsüller bulunuyor.
Ray gerektirmeyen sistem, yerin üstünde ve altında hareket
edebiliyor. Ahlborn
sistemin özelliklerini şöyle özetliyor: “Tüplerin içinde,
uçaklardakine benzer düşük basınçlı bir ortam yaratılıyor.
Böylece tüplerin içinde ilerleyen taşıma kapsülleri zorlanmıyor
ve çok az enerjiyle çok hızlı yolculuk edebiliyor.” Ahlborn,
bir yandan Quay Vadisi’nde inşa edilecek kısa platformda yolcu
trafiği ve kapsül güvenliği üzerine çalışmalar yaparken,
diğer yandan platformu genişletmek için gerekli olan yaklaşık 10
milyar dolarlık finansmanı garantilemek için çalışıyor. Ahlborn
ve şirketi, bu hayali gerçeğe dönüştürmeyi başarırsa,
tüplerin içinde hızla hareket eden Hyperloop kapsüllerini tüm
dünyada görmek mümkün olabilir. Kaynak:
VOA
Kırılan
bir beton kendiliğinden düzelebilir mi? Bu müthiş ve ilginç
buluşu sizler için araştırdık. Belçika
Ghent Üniversitesi laboratuvarındaki mühendisler beton malzeme
üzerinde çalışıyor. Ancak bu beton çok farklı bir yapıya
sahip. Eğer kırılırsa kendi kendini onarabiliyor. Elke
Gruyaert, İnşaat Mühendisi, Ghent Üniversitesi:
‘‘Beton, yüksek derece emici güce sahip polimer malzeme
içeriyor. Bu yüzden kırılma olduğu zaman su içeri giriyor ve bu
polimer malzeme şişerek içine daha fazla su girmesini engelliyor
ve kırılan bölgeyi kapatıyor.’‘ Bu
polimer madde kapsüllenerek beton harcının içerisine katılıyor.
Kendini onaran beton tamamıyla kuru olduğu zaman, bilim insanları
onu kırarak nasıl tepki vereceğini inceliyor. Betonun
mekanik tepkimesi araştırılıyor. Sıvı miktarı ve dayanıklılığı
ölçülüyor. Brenda
Debbaut, İnşaat Mühendisi, Ghent Üniversitesi:
‘‘Eğer küçük bir çatlak hemen düzelirse, büyümesi için
bir risk yok demektir. Böylece yapının tamamının yıkılması
için de risk faktörü ortadan kalkıyor. Sorunlu bölge büyümeden
onu durdurmayı amaçlıyoruz.’‘ Bilim
insanları bir Avrupa araştırma projesinde geliştirilen bu esnek
polimer maddenin köprü ve tünel gibi en küçük kırılmaların
bile ciddi hasarlara ve çürümelere yol açtığı yapıları büyük
çatlaklardan koruyabileceğini söylüyor. Nele
de Belie, Teknik Sorumlu, HEALCON Projesi:
‘‘Kendini onaran bölgenin eskisi gibi tamamıyla sağlam
olmasına gerek yok. Bu haliyle de yeterince güçlü. Yapmamız
gereken sıvı miktarını sıkı tutmak. Böylece dayanıklılık da
korunmuş oluyor.’‘ Peki
ya diğer ilginç maddeler, mesela biyolojik malzeme betonun kendini
onarmasında kullanılabilir mi? Hollanda’nın
Delft Teknoloji Üniversitesi’nde çalışan araştırma
görevlileri betonun kendini yenilemesi için farklı bir madde daha
keşfetti. Bakteriler… Henk
Jonkers, Biyolok, Delft Üniversitesi:
‘‘Evlerimizden ve yaşam alanlarından temizlediğimiz bu
bakteriler, betonun yapısıyla büyük oranda benzerlik gösteriyor.
Öncelikle kayanın yapısına uyuyor ve ayrıca alkalin özelliği
taşıyorlar. Bu sebeple PH değerleri yüksek. Bu bakteriler betonun
içerisinde yaşamaya elverişli ve hastalığa yol açmıyorlar.
İnsanlara ve çevreye de zararları yok.’‘ Küçük
bir kırılma olduğunda bakteriler betonu içeride tutuyor ve sızan
suyla karıştırıyor. Kalsiyum karbonat da onarımı hızlandırarak
çatlağı tamir ediyor.Araştırmacılar şu anda bakterinin
onardığı yerin ne derece geçirgenliği olduğunu test ediyor. Eirini
Tziviloglou, İnşaat Mühendisi, Delft Üniversitesi:
‘‘Suyun onarılan bölgeden geçip geçmeyeceğini test edeceğiz.
Onarımdan önce ve sonra arada ne kadar fark olduğunu da kontrol
ediyoruz.’‘ Bilim
insanları şimdi buluşlarını gerçek yapılar üzerinde denemeyi
amaçlıyor. Avrupa’da bulunan tünel ve köprülerin yüzde
70’i betondan yapılmış. Bu yeni buluşun pazarda yerini alması
ve satışa sunulması birkaç seneyi bulabilir. Nele
de Belie, Teknik Sorumlu, HEALCON Projesi:
‘‘İlk başta bu malzemenin fiyatı yüksek gelebilir. Ancak bu
sayede yapıların ömrünü uzatıyor ve bakım masraflarını
azaltıyorsunuz. Kısaca duruma genel olarak baktığınızda,
kendini onaran bu beton malzeme ekonomik olarak ucuza mal oluyor.’‘ Bu
buluşun günlük hayatta kullanılabilmesi için araştırmacıların
konu üzerinde biraz daha çalışması gerekiyor. Kaynak:
Euronews